Categories
pbt2

türkiye’de kumar yargı yetkisi belgesi formu ziraat bankası 6

T C. Anayasa Mahkemesi

Mevcut hukuk düzenimiz, suça karşı caydırıcı olmaktan öte, neredeyse teşvik edici bir hale gelmiştir. Suç ve dava istatistiklerinde yıldan yıla yaşanan artışlar, verilen cezalarda yaşanan adaletsizlikler, ateş düşen ocakları söndüremeyen cezalar durumun vahametini özetler niteliktedir. 2020 yılında 1,9 milyon olan suç davası sayısı, 2021 yılında 2,5 milyona ulaşmıştır. Toplam dava sayısı ise 2,8 milyondan 3,3 milyona ulaşmış, sadece 2021 yılında 2,5 milyon dava mahkûmiyetle sonuçlanmıştır. Uyuşturucu kullanımı ve ticareti kapsamında 2020 yılında açılan dava sayısı 315 bin iken, 2021 yılında 423 bine yükselmiştir. Güçlü ve istikrarlı Türk Lirasının sağlıklı bir ekonomi için hayati önem taşıdığı yaşadığımız son gelişmelerden net ve tartışmasız olarak ortaya çıkmıştır. Borca dayalı mevcut para sistemi yapısı gereği sermaye açığı bulunan gelişmekte olan ülkelerin para birimlerini zayıflatmakta ve istikrarsızlaştırmaktadır. Para ile reel değerler arasındaki dengeyi istikrarlı ve sürdürülebilir bir şekilde sağlayabilecek yeni bir parasal sistem kurulması kaçınılmaz bir zaruret haline gelmiştir. Mevcut para sisteminin yol açtığı karşılıksız para piyasaya arz edilmeyecektir. Enflasyonla mücadele para politikasının asıl amacı ve sürdürülebilir büyümenin yapı taşı haline getirilecektir.

  • Bu ilke ise “elverişlilik”,“gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır.
  • Açıklanan nedenlerle kural Anayasanın 2., 5., 13., 22., 26.,27., 28.

Boşanma sürecinin en hızlı ve sıkıntısız bir tarzda sonuçlanmasını amaçlayan mevcut arabuluculuk sistemine, aile birliğinin devamı noktasında önemli katkılar sunma potansiyeline sahip olan kültürel normlarımızdaki aile “Uyuşmazlık Hakemliği Sistemi”ni dahil edeceğiz. Yeniden Refah iktidarında, adil düzen esaslı bir hukuk sistemini getireceğiz. Bu sistemi oluştururken; kuvvetlinin değil haklı olanın üstün olduğu bir anlayışı benimseyerek; yaşantımıza, inanışımıza, örf ve adet kurallarımıza, objektif ve sübjektif ahlak kurallarımıza, değerlerimize göre hareket edeceğiz. Özellikle son yıllarda yaşanan hak ihlalleri ve yargılama süreçlerinde yaşanan olumsuzluklar, vatandaşların yargı organının adalet dağıtma işlevine duydukları güvenin azalmasına neden olmaktadır. İki yıl süren OHAL süreci sonrasında yüksek yargı organlarında yapılan değişiklikler ve Başkanlık sistemine geçiş için yapılan uyum düzenlemeleri sonucunda, yargı üzerindeki yürütme etkisinin arttığını, yargı kurumlarının bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü ilkesinin geçerliliğinin sorgulanır hale geldiğini görüyoruz. Borçlanmanın her türlüsünü kontrol altına alacak ve bütçe disiplini veya mali kuralın ötesinde Merkezi ve Yerel yönetimlere denk bütçe yapma zorunluluğunu getireceğiz. Yeniden Refah iktidarında, maaşları baskılayan, emek sahiplerinin hakkını vermeyen ve emekçileri borca esir eden bu yanlış ücret politikasını değiştireceğiz. Herkesin insanlık onuruna yakışır bir ücret almasını temin edeceğiz. Hiçbir geliri ve varlığı olmayan vatandaşlara asgari ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde katkı sağlayacağız. Ücret artışlarını enflasyon ve refah payı göz önünde bulundurularak planlayacağız. Sadece yılbaşından yılbaşına değil, yıl içerisindeki enflasyona bağlı satın alma kayıplarını telafi edecek bir sistemi uygulamaya alacağız.

İptali istenen kuralın, ihdas edilen yükümlülüklere sahip sosyalağ sağlayıcıları belirli kılmaması, mülkiyet hakkına müdahale oluşturacak idaripara cezalarının, reklam alma yasaklarının ve bant genişliği daraltmayaptırımlarının kime uygulanacağını öngörülemez hale getirmektedir. İhtilaflıkural, yukarıda yapılan açıklamaların ışığında, Anayasa’nın mülkiyet hakkınınancak kanunla sınırlanabileceğini öngören 35. Bumuğlaklık idareye yükümlülük sahibi kişileri belirlemede geniş bir takdiryetkisi vermekte ve yasada öngörülen yaptırımları uygulama bakımından keyfidavranma ihtimalini beraberinde getirmektedir. Örneğin, okuyucu yorumlarınaimkân veren blogların tanım kapsamına girip girmediği anlaşılmamaktadır. Aynışekilde internet haber paribahis veya internet gazeteleri, internetten yayınyapan radyo ve televizyonlar gibi okuyucuların görüş açıklama ve yorumyapmasına imkân veren sitelerin açıkça istisna tutulmamış olması dolayısıylasosyal ağ sağlayıcı kavramı içine sokulması mümkün gözükmektedir. Benzerşekilde Ekşi Sözlük, Wikipedia gibi okuyucuların içerik oluşturmasına imkânveren ancak asli amacı sosyal etkileşim olmayan online ansiklopedilerin deöngörülen tanım kapsamına dahil edilme olasılığı bulunmaktadır. Ayrıcakullanıcıların konum, metin, görüntü paylaştıkları ancak asli amacı harita olan“Google Haritalar”ın bu tanıma girip girmeyeceği anlaşılamamaktadır. Bu konudabir açıklığın olmayışı; kişilerin, davranışlarını, hukuk düzeni tarafındanisnat edileceğini bildikleri sonuçlara göre ayarlamalarına engel olacaktır. Dava konusu kuraldageçen “üçüncü fıkradaki usulle” ibaresi bu fıkradaki “diğer iletişim araçlarıile bildirim yapılması” yönünden Anayasa’nın 125. Maddesinin üçüncüfıkrasındaki idari işlemelere karşı açılacak davalarda sürenin yazılım bildirimtarihinden başlayacağına belirten hükmüne aykırılık taşımaktadır. Kural,muhataplarının savunma ve dava haklarını ortadan kaldırma potansiyeli taşıması nedeniylehak arama özgürlüğü ve etkili başvuru yolu hakkıyla bağdaşmamaktadır. Bildirimin amacıkişilerin yapılan işlemden haberdar olmasını, dolayısıyla buna karşı itirazveya dava haklarını kullanabilmelerini sağlamaktır.

Yukarıda birinci ve ikinci fıkralara ilişkinaçıklamalarda temsilci atama yükümlülüğünün anayasaya aykırı olduğu ayrıntılıbir şekilde açıklanmıştır. Dolayısıyla aynı anayasaya aykırılık nedenleri bufıkra açısından da geçerlidir. Bugiderler ve veri depolanmasının yerelleşmesi, kullanıcıların verisini yetkisizerişim, veri sızması ve yabancı casus ve suçlu hackerlar gibi kötü aktörlerinhareketleri gibi istenmeyen durumlara karşı korumasız kılacaktır. Bununlabirlikte yeni girişimlerle ve rekabet ile beslenen dijital ekosistem,maliyetleri kaldıramayacak olan yeni girişimlere tamamen kapanabilecek ve budurum monopol yaratılmasına sebebiyet verecektir. Öte yandan yargı kararlarının bildirilmesi de yargılamanın birparçası olup yukarıda tebligata ilişkin düzenlemeler doğrudan hak aramahürriyetine ilişkindir.

Kuralın atıf yaptığı üçüncü fıkrada ise faaliyetleriniyurt dışından yürütenler bakımından, onların internet sayfalarındaki iletişimaraçları, alan adı, IP adresleri ve benzeri kaynaklarla elde edilen bilgilerüzerinden e-posta veya diğer iletişim araçları ile bildirimyapılabileceği belirtilmektedir. Üçüncü fıkrada diğer iletişim araçları ileyapılabileceği belirtilen tebligatın neler olabileceği konusunda birbelirsizlik bulunmaktadır. Kural örneğin telefona mesaj göndererek veyatelefonla aranılıp kişiye sözlü olarak bildirimin yapılabilmesine imkan verirşekilde düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un genelgerekçesi, amaç ve kapsamını gösteren 1. Maddesi, internet ortamında yapılanyayınlara erişimin engellenmesi usullerini düzenleyen 8., 8/A, 9. Ve 9/Amaddeleri bir bütün hâlinde ele alınıp değerlendirildiğinde 9. Maddeyle ifadeözgürlüğüne getirilen sınırlamanın kapsamı, amacı, sınırları ve sınırlamaaracının hukuki niteliği, müdahalenin kanuniliği yönünden hukuki güvenlik vebelirlilik ölçütleri bağlamında birtakım tereddütlere yol açmaktadır (KeskinKalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. ve diğerleri, § 102). Öte yandan Başkan’ın kuralda belirtilen alt ve üstlimitler arasında bu cezayı uygularken 5326 sayılı Kanun’un 17. Maddesindebelirtilen ölçütlere uymak zorunda olduğu, son yıllarda internet ortamındayaratılan ekonomik hacmin ulaştığı boyut, kuralla öngörülen alt ve üst sınırceza miktarları ile cezalara karşı yargısal denetimin mümkün olduğugözetildiğinde kuralla öngörülen cezanın kişilere aşırı bir külfet getirmediğiaçıktır. Bu itibarla kuralın kabahat ile ceza arasında bulunması gereken makuldengeyi gözettiği ve orantısız bir sınırlamaya neden olmadığı anlaşılmaktadır.

Maddesineuygunluğu denetlenirken sınırlamayı haklı kılan sebebin, başka bir ifadeyle sözkonusu sınırlamanın anayasal anlamda meşru bir amacının bulunup bulunmadığınında ortaya konulması gerekmektedir. Öte yandan mahkemeyeerişim hakkına getirilen sınırlamanın Anayasa’nın 13. Maddesi gereğinceAnayasa’nın sözüne de uygun olması gerekir. MADDE 3- (1) İçerik, yer ve erişim sağlayıcıları,yönetmelikle belirlenen esas ve usûller çerçevesinde tanıtıcı bilgilerinikendilerine ait internet ortamında kullanıcıların ulaşabileceği şekilde vegüncel olarak bulundurmakla yükümlüdür. Atanan temsilcinin gerçek kişi olması halinde Türk vatandaşıolmasını öngören kuralın meşru bir amacı olmadığı gibi sözleşme özgürlüğüneölçüsüz bir müdahale teşkil etmektedir. İkinci olarak, Anayasa Mahkemesinin Ali Kıdık ve devamıkararlarında kişilik hakları kavramının içeriği ve tüzel kişilerin bu haklardanhangilerinden ve ne ölçüde yararlanacağı konusunda herhangi bir tartışmayapılmamış ve bu konularda açıklık sağlanmamıştır.

Oysa mevcut düzenlemeve uygulamada böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır. Verilen erişime engellemekararları kesin hüküm olarak değerlendirilmekte ve ilelebet yürürlüktekalmaktadır. Öncelikle, kişilik hakları kavramının içeriği belirli değildir.Hangi kişilik haklarının bu kapsamda olduğu konusunda açıklık bulunmamaktadır.Mesela, Türk hukukunda özel hayatın gizliliği hakkı kişilik hakları arasındakabul edilmektedir ancak 5651 sayılı Kanunun 9/A maddesinde bu hakkın korunmasıayrıca düzenlenmiştir. Maddekapsamına girdiği konusunda açıklık bulunmamaktadır. Bu nedenle dördüncü fıkrada yer alan “içeriğin çıkarılmasıve/veya” ibaresi başta Anayasanın 2.